Engelli Kadın Ve Çeşitli Olumsuzluklar

[melleseferi]

12.03.10 - Şiddet denince aklımıza, tekme tokatla dövmek, dayak atmak, kesici ya da vurucu silahlarla saldırmak gelir. Bu fiziksel şiddetin adıdır. Engelli kadının, bedenindeki bir eksiklik ya da organ kaybından dolayı yasalar ya da toplumsal yaşamda sistematik bir biçimde adaletsiz uygulamalarla karşılaşması toplumsal ve devlet şiddetinin adıdır. Engelli kadın, önce ailesince değersiz olarak kabul edilmekte, sonra çevre ve toplumca sistematik bir biçimde küçük düşürücü adlar takılarak sürekli alay edilmekte, engelliliği öne sürülerek hiçbir şey beceremeyeceği söylenerek kendine olan özgüveni zedelenmektedir. Fiziksel şiddet, daha belirgin iken psikolojik şiddet gizli kalmakta ve engelli kadının sağlıklı bir yaşam sürmesi zorlaşmaktadır. Yine engelli kadının sokağa çıkmasına izin vermemek, sen birey değilsin mesajı vererek toplumdan dışlamak, bir kaza sonucu engelli kaldıktan sonra sürekli terk edilme tehdidi savurmak da bir şiddettir. Engelli kadın, engelli bir çocuk sahibiyse, çocuğun engelinden dolayı kadının suçlanması psikolojik şiddettir. Engelli kadına, zorla ve istemeyerek cinselliğin bir tehdit ve sindirme aracı olarak kullanılması cinsel şiddet olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle, kör/dilsiz/zeka engelli/bir gerecin yardımıyla yaşayan engelli kadınlar, kendilerini anlatamayacakları düşünüldüğü ve güçsüz olarak kabul edildiklerinden dolayı cinsel saldırıya uğramaktadırlar. Nitekim günlük gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde zeka engelli kadınlara tecavüz edildiği haberlerini sık sık okumaktayız. Ancak, cinsel şiddetin gerçek boyutu ataerkil düzenin getirdiği yargılardan dolayı gizlenmekte, kadın mağdur iken suçlu durumuna düşürülmektedir. Zaten toplumdan izole edilen engelli kadın, bu kez cinsel saldırıdan dolayı dışlanma korkusu yaşamakta ve susmayı yeğlemektedir. Engelli kadının dışarıdan gelecek tehlikelere karşı açık olduğunu düşünen ebeveynler, koruma içgüdüsüyle engelli kadına sınırlandırmalar getirmekte, özellikle baba/ağabey gibi erkek şiddetiyle karşılaşmaktadır. Zaten mimari düzenlemelerin engellilere uygun olmamasından dolayı eve kapatılan engelli kadın, bu kez erkeklerin cezalandırma yöntemiyle karşılaşmaktadır. Çalışma olanağı olmayan, yalnızca sakatlık maaşıyla yaşamlarını sürdürmeye çalışan engelli kadının maaşına yakınları, akrabaları el koymakta, temel gereksinmelerini kısıtlamaktadırlar. Özellikle başkalarına bağımlı yaşayan engelli kadın, savunmasız olduğu için fiziksel, ekonomik, cinsel ve psikolojik şiddetle karşı karşıya kalmaktadır. Demek ki, şiddetin türlü boyutları var. Bunlar çoğaltılabilir. Öyleyse şiddet, güç ve baskı içermektedir. Engelli kadınlara yönelik şiddet, fiziksel, sözel, cinsel, ekonomik, yasaklayıcı, psikolojik şiddet biçiminde gerçekleşmektedir.>İnsancıl