Hoşgeldiniz
Ziyaretçi
. Lütfen
giriş yapın
veya
kayıt olun
.
1 Saat
1 Gün
1 Hafta
1 Ay
Her zaman
Kullanıcı adınızı, şifrenizi ve aktif kalma süresini giriniz
Haberler:
Yüreğinde Engel Olmayanların Tek Adresi
Bizde VARIZ Dergisi
bizdevariz.net
Ana Sayfa
Forum
Yardım
Giriş Yap
Kayıt Ol
Melleseferi
»
SAĞLIK HABERLERİ
»
SAĞLIK HABERLERİ
»
Kıkırdak Zedelenmelerinin Vücut Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88
« önceki
sonraki »
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Aşağı git
Gönderen
Konu: Kıkırdak Zedelenmelerinin Vücut Üzerindeki Olumsuz Etkileri (Okunma sayısı 1184 defa)
melleseferi
Yönetici
Kahraman Üye
İleti: 5485
Kıkırdak Zedelenmelerinin Vücut Üzerindeki Olumsuz Etkileri
«
:
14 Ağustos 2016, 10:38:52 »
Kıkırdak Zedelenmelerinin Vücut Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Vücudumuzu ve tüm yüklenmelerimizi taşıyan eklemlerimizdir. Eklemlerimiz içerisinde en büyük eklem olan dizlerimize hak ettikleri hassasiyeti göstermemiz gerekir. Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Binnet kıkırdak zedelenmelerinin vücut üzerindeki olumsuz etkilerini anlattı.
Eklem yüzlerini oluşturan 3–4 mm kalınlığındaki kıkırdak tabaka çok hassas bir yapıdır. Yaralanmalara bağlı kıkırdak problemleri amatör, profesyonel sporcularda ve aktif bir yaşam tarzı olanlarda sıklıkla görülmektedir. Kıkırdak dokusunun mekanik olarak yük taşıma ve sürtünmeyi azaltarak hareket açıklığı sağlamak gibi çok önemli fonksiyonları vardır, ancak bu yapı çok hassas olduğu için düzelmesi oldukça zordur.
Yaralanmış olan eklem kıkırdağının hiçbir şekilde tekrar iyileşmeyeceği düşüncesi yıllardır süregelen bir inanıştır. Erişkin ve gençlik çağındaki kişilerde eklem kıkırdaklarında oluşan zedelenmeler sıklıkla iyileşme bozukluğu gösterir. Kıkırdak zedelenmelerinin bir sonucu olarak eklemde erken bozukluk ve yaşlanma oluşur ve eklem mekaniği bundan olumsuz etkilenir.
Tedavi edilmeyen veya tedavi edilemeyen bu tür kıkırdak zedelenmeleri ilerleyen dönemde halk arasında kireçlenme olarak bilinen osteoartrite (ileri derecede eklem bozukluğuna) yol açarlar. Bu zedelenmelerin sık karşılaşılan belirtileri, dizlerde Ağrı, takılma, su toplaması, şişlik ve hareketlerde güçlüktür.
Nasıl önlem almalıyız?
Öncelikle eklemlerimize fazla yük bindirmemek için kilo alımına dikkat etmeli, sağlıklı beslenmeye özen göstermeliyiz. Fazla kilolar eklemlerimizin zorlanmasına ve erken aşınmaya sebep olur. Olmazsa olmaz bir diğer unsur ise, egzersizlerle diz çevresi adalelerimizi kuvvetli tutmaktır. Adalelerimiz yeterli kuvvette değilse ekleme binen yük fazlalaşır.
Bütün bunları yaptıktan sonra dizimizdeki problemler günlük yaşamımızı güçleştiriyorsa doktora başvurmak gerekir. Yaşanan sorunlar kişilerin etkinliklerini, yaşam kalitelerini düşürür ve tedaviyi kaçınılmaz kılar. Bu durumda cerrahi ya da cerrahi olmayan bir dizi tedavi seçenekleri uygulanabilinir.
Eklem kıkırdağının kaybı ile birlikte gelişen ilerleyici bozuklukların tedavisi, günümüz hareket sistemi cerrahisinin çözüm bekleyen sorunlarının başında gelir. Büyük kıkırdak kayıpları ile birlikte olan kıkırdak yaralanmalarının bugüne kadar uygulanan tedavi yöntemleri kısa süreli bir iyilik hali sağlasa da, hastanın kendi orijinal kıkırdağının tekrar yerine konulması mümkün olmamaktadır.
Son on beş yıl içerisinde hücresel tedavilerin giderek yaygınlaşması üzerindeki gözlemler, bu teknolojinin hareket sistemine de uygulanabileceği görüşünün benimsemesine yol açmıştır. Erişkin kök hücre tedavi uygulamalarının, günümüzde daha cazip tedavi seçenekleri olmayan ve çözüm bekleyen eklem hasarının veya hastalık süreçlerinin doğal tabiatını değiştirme potansiyeli vardır.
Eklem hastalıklarının ve tedavilerinin uzmanlık alanı olan ortopedik cerrahideki uygulamalar içerisinde, öncelikle kıkırdak hücreleri üzerine odaklanılmıştır. Bu yüzden kıkırdak problemleri hücresel tedavilerin öncelikli uygulama alanı olarak belirlenmiştir. Bu yöntem, kişilerin kendi kıkırdak hücrelerini laboratuvarda çoğaltarak tekrar kişiye aşılanması esasına dayanan bir yöntemdir.
Laboratuvar koşullarında kıkırdak hücreleri çoğaltılabilmekte ve eklem kıkırdağını yeniden oluşturabilecek kapasiteye erişebilmektedirler. Bu yöntem ilk kez 1994 yılında İsveçli bir grup tarafından tanımlanmış ve kullanılmıştır. O tarihten bu yana ABD de ve Avrupa’da çok sayıda uygulama yapılarak etkinliği kanıtlanmış bir yöntemdir.
Son on yıldır Türkiye de de yöntem başarı ile uygulanmaktadır. Bu güne kadar yapılan operasyonların sonuçları incelendiğinde %80 oranında çok başarılı sonuçlar alındığı tespit edilmiştir. Hastaların büyük bir çoğunluğunda belirtiler tamamen ortadan kaldırılmakta, daha da önemlisi eklem performansları tamamen düzeltilmektedir. Özellikle profesyonel kişiler için hasarsız olarak işlerine dönmeleri sağlanmaktadır.
01.08.2016 - Milliyet
Kayıtlı
BizdeVARIZ.net
öMeR { MELLESEFERİ }
Engelsiz Bir Dünya için Bizde VARIZ
www.bizdevariz.net
Yazdır
Sayfa: [
1
]
Yukarı git
« önceki
sonraki »
Melleseferi
»
SAĞLIK HABERLERİ
»
SAĞLIK HABERLERİ
»
Kıkırdak Zedelenmelerinin Vücut Üzerindeki Olumsuz Etkileri