*
Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Kayseri Engelliler Derneği Telefon 0533 392 33 88

Gönderen Konu: Diyaliz Hastalarında Hepatit ve Aids  (Okunma sayısı 1944 defa)

Çevrimdışı melleseferi

  • Yönetici
  • Kahraman Üye
  • *****
  • İleti: 5485
Diyaliz Hastalarında Hepatit ve Aids
« : 20 Temmuz 2012, 22:14:18 »
Diyaliz Hastalarında Hepatit ve Aids

HEPATİT NEDİR?

Hepatit; epidemik sarılık diye de bilinen, karaciğerin viral enfeksiyonudur.

Bugüne kadar tesbit edilmiş 7 hepatotrop virus bulunmuştur. Bunlar: A, B, C, D, E, F, G.

Her virüsün klinik tabloları ve biyoşimik labaratuvar tetkikleri aşağı yukarı aynı olmakla birlikte, klinik gidiş, sürvi, bulaşma yolları ve bakteriyolojik tetkikleri her virüsün kendine özgüdür.

HEPATİT A

Diyaliz hastalarında Hepatit A insidensi, normal populasyondan daha fazla değildir.

Diyaliz hastalarında da olağan seyrini izler ve kronikleşmez.

HEPATİT B

Hemodiyaliz hastalarında normal populasyona göre daha fazla oranda görülür.

Genellikle belirti vermeden gripal enfeksiyon gibi geçer. Tek şikayet halsizliktir. Açıklanamayan karaciğer enzimleri yüksekliği araştırılırken ortaya çıkar.

Eritropoetin hormonu (Eprex, NeoRecormon) kullanımı ile kan naklinin azalması, aşılama nedenleri ile eskiden hemodiyalizdeki sıklığı %10'dan %1'e inmiştir.

Olguların %50'si kronikleşmeye meyillidir.

Hemodiyaliz hastaları rutin olarak 2-3 ayda bir taranmalıdır.

Hepatit B virüsü tüm dünyada akut ve kronik hepatitler, siroz ve karaciğer kanserinin en önemli nedenidir.

Virüs başlıca kan yoluyla ve infekte serum, semen ve tükrük gibi vücut sıvılarıyla temas sonucunda bulaşır.

Hemodiyaliz hastalarının yüksek risk altında olmalarının en önemli nedeni yeterli temizlik yapılmayan hemodiyaliz makineleridir. Hepatit B virüsünün çevresel yüzeylerde yedi günden uzun süre canlı kalabilmesi bu şekilde dolaylı bulaşmayı kolaylaştırmaktadır.

HBV infeksiyonunda kuluçka süresi 45-160 gün arasında değişmektedir.

Akut hepatit çoğunlukla sarılıkla birlikte olmakla beraber, sarılık olmaksızın da sıklıkla bulunabildiği ve bu hastalarda kronik enfeksiyon gelişmesi riskinin arttığı unutulmamalıdır.

Akut hepatitte görülen başlıca biyokimyasal değişiklikler, karaciğer enzmleri (SGOT, SGPT) ve sarılık olan olgularda kan bilirubin düzeylerinde artıştır.

Özellikle SGOT 1000-1500 IU/L düzeyine yükselir.

Labaratuvar tanısında en önemli göstergeler HBs antijeni ve IgM yapısında anti-HBc varlığıdır.

LABARATUVAR

HBsAg Enfeksiyon varlığını gösterir. 6 aydan uzun süren pozitifliği kronikleşmeyi gösterir.

AntiHBs Vücudun antikor cevabını gösterir.

AntiHBc IgM Aktif enfeksiyonu gösterir.

AntiHBc IgG Geçirilmiş enfeksiyonu gösterir.

HBeAg Bulaştırıcılığı gösterir.

HBV DNA Virüsün vücutta varlığını gösterir.

6 aydan uzun süreyle HBsAg pozitifliği ile birlikte karaciğer enzimlerinin de normalden yüksek bulunması kronik hepatite işaret eder.

Kesin tanı karaciğer biyopsisi ile konur.

Kronik aktif B hepatiti hemen daima siroz ile sonuçlandığından, infeksiyonun ve karaciğerdeki iltihabın kontrol altına alınması şarttır.

Bu amaçla kullanılan en yaygın ve etkili tedavi yöntemi interferon tedavisidir.

HEPATİT C

Hepatit C Virüsü (HCV) hemodiyaliz hastalarında kronik karaciğer hastalığının en sık nedenidir.

Olguların %60-70'inde kronikleşir.

Hemodiyaliz hastalarında tedavi süresi uzadıkça anti HCV pozitif hasta sayısı artmaktadır.

Hepatit C virüsü bir RNA virüsüdür.

Başlıca bulaşma yolları kan nakli, kan ürünleri ile bulaşmış iğne batması, organ transplantasyonu, anneden fetüse doğum esnasında ve cinsel ilişkidir.

HCV'nün tüm bulaşma yolları henüz kesin olarak bilinmemektedir.

HCV enfeksiyonu değişik klinik özellikler gösterebilir.

Akut HCV enfeksiyonunda genellikle sarılık yoktur ve hastalar farkında olmadan akut enfeksiyonu geçirirler.

HCV enfeksiyonu en fazla kronikleşen viral hepatit nedenidir.

Tanıda Anti HCV testi ve HCV RNA testi yapılır.

Tedavide interferon uygulanmaktadır.

AİDS

HIV virüsü ile infekte kişilerde belirti ve bulgular belirtisiz taşıyıcıdan multisistemik bir hastalığa kadar geniş bir spektrum gösterir.

İlerlemiş AIDS'de halsizlik, zayıflama, hayatı tehdit eden infeksiyonlar ve tipik olmayan kanserler izlenir.

HIV ile infekte olan hastalarda böbrek hastalığı insidansı % 2-10 arasında bildirilmiştir.

Bu hastaların bir kısmında son dönem böbrek yetmezliği veya akut böbrek yetmezliği görülmekte ve hastalara diyaliz tedavisi uygulanmaktadır.

KBY'li hastalara kan transfüzyonu, renal transplantasyon, iğne batması veya cinsel temas ile de HIV enfeksiyonu bulaşabilir.

Diyaliz ünitelerinde, HIV enfeksiyonu olan hastalarda, genel dezenfeksiyon kuralları yeterlidir.

İshal, solunum problemleri olan şiddetli AIDS hastalarında diyaliz esnasında toplum kaynaklı enfeksiyonların bulaşmasını önlemek için izolasyon yapılmalıdır.

Hemodiyaliz personeli mutlaka eldiven giymeli, tüm keskin maddeler ve iğneler diyalizden sonra uygun şekilde imha edilmelidir.

Hemodiyaliz makinasının ayrılması gerekmez. Diyalizden sonra makinanın dışı hipoklorit, içi formaldehit ile temizlenmelidir. Ülkemiz koşullarında sosyal ve ruhsal gerekçelerle HIV pozitif hastaların makinaları ayrılabilir.

Diyaliz tedavisine ilk kez alınacak hastalarda, tedaviye başlamadan önce HIV taranması ve 6 ayda bir HIV tetkikleri yapılmalıdır.

Hastalar ve sağlık personeli için AIDS konusunda bir eğitim programı uygulanmalıdır.

HIV enfeksiyonunun infektivitesinin düşük olduğu ve kolaylıkla dezenfekte edilebileceği unutulmamalıdır.

56 C ısıda 8 dakika, 60 C ısıda 6 dakika, %70'lik ethanol, isopropanol veya chlorine ile 15-20 sn. de etkisiz hale gelir.

HEMODİYALİZ PERSONELİ VE HASTALARI İÇİN HEPATİT ÖNLEMLERİ

Hastaların ve infeksiyona duyarlı personelin (yani antikor pozitif olmayanın) her 3-6 ayda bir HbsAg, AntiHbs yönünden takibi.

AntiHbs pozitif olan hastaların her yıl takibi.

HbsAg pozitif hastaların izolasyonu.

Bu hastalarla ilgilenen personelin koruyucu kıyafet kullanması (eldiven, gözlük, elbise gibi).

Bütün kontamine materyalin otoklava konması veya yakılması

Yüzeylerdeki kan lekelerinin % 0,5-1,0 sodyum hipoklorit solüsyonu ile temizlenmesi

Kan almada kullanılan iğnelerin uygun bir kaba koyarak yok edilmesi

Dezenfeksiyon ve kan transfüzyonunun kısıtlanması etkili kontrol önlemleridir.

Koruyucu önlük ve tek kullanımlık eldivenler, rutin olarak diyaliz ünitesinde kullanılmalıdır. Önlükler diyaliz ünitesi dışında kullanılmamalıdır.

Standart hasta bakımında eldiven kullanılmalı ve hastaya temas sonrası eller yıkanmalıdır., mümkünse el değmeden kullanılabilecek sabunluklar kullanılmalıdır.

Diyaliz hastaları ve personel düzenli olarak HBV'ne karşı aşılanmalıdır.

Tüm kontamine materyal otoklavlanmalı veya yakılmalıdır.

Kan ile temas eden tüm yüzeyler % 0,5-1,0 sodyum hipoklorit ile temizlenmelidir.

Tek kullanımlık olmayan diyaliz materyalinin temizlik ve sterilizasyonuna azami dikkat gösterilmelidir.

Makinaların dezenfeksiyonu usulüne uygun ve tam olarak yapılmalıdır.alıntı